1 Temmuz 2011 Cuma

Transfer yazı

Genel itibarıyla hareketli geçen ve birden durulan bir transfer dönemi geçiriyoruz. Yabancı sınırlaması nedeniyle sezon biter bitmez kaliteli yerli oyuncu avına giren takımlar, yerli kontenjanlarını doldurdular. Bu süreç içinde yine her zamanki gibi medyanın üstüne keyif sigarası yaktığı; takımların bir oyuncu için karşı karşıya gelme haberlerine sahne oldu gazete ve televizyonlar. En başından söylemek gerekirse en isabetli yerli oyuncu transferi Selçuk İnan’ın Galatasaray’a geçmesi oldu. Uzun zamandır orta sahada Ayhan’a bel bağlayan Galatasaray Selçuk ve yetenekli ön oyuncu dizilimiyle yaratıcı bir futbol koyabilir ortaya. Tabi en büyük sıkıntıları geçen yılın psikolojik enkazı olacaktır. Muslera güvenilir, Elmander yetenekli, Ceyhun ise faydalı bir oyuncu olacaktır Terim için. Burada Fatih Terim’e de bir parantez açmak gerek; uzun zamandır hakkında yabancı takım çalıştıracağı yönünde haberler çıkan ve nasılsa bir türlü bir takımın başına geçemeyen Terim, kariyerinin dönüm noktasında şu anki göreviyle. Başarısız olursa artık kimse UEFA kupası için tahammül edemez Terim’e.


Transfer dönemine Mourinho referansıyla başlayan siyah beyazlılar Portekiz ekolüne devam etme kararı aldı bu sene de. Almeida, Simao, Q7, Fernandez ve Bebe bir de Benfika’lı Sidnei. Bu isimler dünya çapında ünü olan ve çok yetenekli oyuncular; fakat Beşiktaş bu isimlerin yanında oynayan diğer oyuncuları önemsemez ise takımdaşlık bu sezon da eksik kalacaktır. Alınan para, seyirci desteği bu oyucular lehine seyrettiğinden diğer oyuncular konsantre sorunu yaşayabilir. Sezon başlamadan bu sıkıntıyı fark etmiş olacaklar ki transfer edilen yerli oyuncu kalitesi de artmış görülüyor. Pektemek ve Ersan önemli genç yetenekler. Egemen ise ligin gediklisi. Lige nasıl başladığı Beşiktaş için önem arz edecektir. Portekiz ekolü iyi bir başlangıç yaparsa lige çok keyif katacaklardır.



Fenerbahçe iktidar partisine benzemeye başladı bu sene. İstikrara önem veriyor Aykut hoca. Alex, Tayyip Erdoğan gibi kritik durumlardan başarılı çıkmasını beceriyor. Ya da Erdoğan Alex’e benziyor. (bu benzerlik üzerinde daha derin düşünülebilir). Var olan kadro korunmuş, Şampiyonlar Ligi ve diğer kupa mesaileri için gerekli olan oyuncu çeşitliliği için kadronun altı doldurulmuş durumda. Herkes sağlam bir ön orta saha oyuncusu transferi bekliyor. Var olan kadro yapısı içinde Fenerbahçe’nin ligde şampiyon adayları içinde olacağı çok büyük bir olasılık. Fenerbahçe’nin bu olasılığını artıran veya azaltan şey ise Şampiyonlar Ligi’nde göstereceği performans olacaktır. Bir aile havasına dönüşen taraftar takım birlikteliği Avrupa’da alınacak olumsuz sonuçlarda bir anda bozulabilir.



Trabzonspor omurgasını yitirdi bu sene ama Şenol Güneş’ın omurgalı bir teknik adam olması bu dezavantajı avantaja dönüştürebilir. Transferlerin Zokora haricinde performansları şüpheli. Trabzonspor yine kolay yenilen bir takım olmayacaktır fakat şunu söylemek gerekir ki takımın yetek potansiyeli azalmış görünüyor.



Ligin yenilerinden sadece Mersin İdman Yurdu sağlam bir kadro oluşturacağa benziyor. Samsunspor’un genç ve etkili kadrosu ise maceracı teknik direktörleri ile sürpriz sonuçlar alacak gibi. Orduspor’un bildiğim tek avantajı Metin Diyadin.
Bursaspor geçen yıl olmayan bir takımı bu sene oturtmaya çalışacaktır.
Antep, bozmadığı takım yapısıyla üst sıraları hedefleyecek, Antalyaspor deneyimine kalite de ekleyecek, Eskişehir düzeyini bir kademe daha arttıracak gibi görünüyor.

Genel olarak geçmişten az da olsa ders alan bir transfer sezonu geçiriyoruz. Umarım bu durum sahada oynanan oyuna etki eder.

Hiç yorum yok:

Cepler boş, tribünler boş

Türkiye’ye gelen yabancı futbolcuların ilk röportajlarında olmazsa olmaz bir cümle vardır hani, geldikleri takımın çok ateşli bir taraf...