27 Nisan 2009 Pazartesi

Amatör Ligler

Futbol büyüsü çözülemeyen bir gizem gibi hala bir çoklarımız için.Kimisi hayata benzetebilir yada başkaları bu benzetmeye katılmayabilir ama bir kere kendini kaptıran bu büyüye bir daha kolay kolay çıkamaz işin içinden.Mesela “bıraktım abi ben bu futbolu.bi daha ne maç izlerim ne de halı saha maçlarına giderim ”gibi cümleler kesinlikle duyamazsınız bu heyecana kapılan birinden.Bu oyun, bizler farkında olmadan (veya olarak) gün geçtikce daha çok çevreliyor hayatımızı.Maç yayınları, tartışma programları,spor gazeteleri,bahis oyunları gibi birçok etken sayesinde futbol daha çok gözler önünde şimdilerde.Bu kısımları herkes biliyor zaten; ben biraz da gözler önünde olmayan kısmıyla , amatör liglerdeki futbol ve çevresindeki hayatlar hakkında bir yazı yazmak istedim.

Mallarmé “Günün birinde kusursuz bir zar atma tekniği geliştirip, istediğiniz sayıları atabilirsiniz ancak rastlantıya bir son veremezsiniz” demiş.Bugünün futbol dünyasında da bu söze benzer gelişmeler yaşanıyor.Yüksek ücretler,özel kondisyon çalışmaları,teknik analizler,istatistikler futbolun içinde daha fazla yer alıyor ve bu değişime ayak uyduran takımlar başarılı sonuçlar alıyorlar.Uluslararası şirketlerin,petrol zenginlerinin;yani paranın bu işe bu kadar sokulması tartışılabilir belki fakat işin teknik kısmındaki değişiklikler önemli başarılar getirebiliyor.Tüm bunlara rağmen belki de en çok futbolun içinde olan rastlantıya hiçbiri son veremiyor.Son zamanlarda aslında pek de sürprizlere açık olmayan Şampiyonlar Ligi’nde Cluj ve Anorthosis takımlarının aldığı sonuçlar bunu örnek verilebilir.Futbolun üst tabakasında bunlar yaşanırken amatör liglerde de işler aslında pek farklı değil.

Futbol o bilindik heyecan fırtınasını amatör liglerde de estiriyor.Amatör futbol liglerine daha çok devlet kurumları,belediye,üniversite ve sayısı gittikçe azalsa da semt takımları katılıyor.Genel olarak devler kurumları ve belediye takımlarının maddi imkanları diğer takımlardan daha iyi durumda oluyor bu liglerde.Yeni formalar,kramponlar,hatta bazen büyük paralara transferler görülebiliyor.Semt takımları ise biraz daha mahalli havada oluyorlar.Belki de mahalledeki ağabeylerinin yıllardır giydiği,çok büyük başarılar yaşamasalar da her hafta sonu aynı hevesle terlettiği formaları giyiyor yerlerine gelenler.Ben hep semt takımı havasını taşıyan takımlarda terletilen formalarda hala eskiden yıllarca oynamış ağabeylerin kokusunun olduğuna inanırım hep.Koku demişken amatör maçlarda değişmeyen kokulardan biri de takım otobüsünde ve soyunma odasında burundan eksik olmayan “bengay” kokusudur.
Bunlar gibi değişmeyen şeylerin yanında aslında son zamanlarda gözle görülür değişiklikler de var amatör liglerde. Gelişen imkanlar vesilesiyle futbol oynanan ortamlar futbola daha müsait hale getiriliyor.Toprak sahaların çoğu sentetik çim yapılıyor.Toprak sahalara veda etmek sevindirse de bizi ; eski anılarımızı silinmiyor hafızalarımızdan.Yazın toz kümeleri içinde yapılan mücadeleler, kışın çoğu zaman buz tutmuş sahanın üstünde ayakta durma denemeleri, halının altına süpürülmüşler gibi sentetik çimlerin altındalar sanki.Eski kramponların yerini yeni ayağa oturan kramponlar,beton gibi sert topların yerini kolay falso alan toplar alıyor.Tüm bunlar belki daha estetik gösteriyor bize amatör liglerdeki futbolu fakat değişmeyen ve değişmeyecek olan tek şey futbol meleklerinin ufacık da olsa dokunuşları hala hissediliyor.

Her şeyde olduğu gibi hüzünlü bir tarafı da var bu liglerin.Futbolcu olma konusunda geleceğe dair umut besleyen ve çoğu amatör takımlarda deyim yerindeyse harcanan bir çok hayat bulunuyor.Futboldan başka umudu olmayan, bu işten kendisini ve belki de ailesini geçindirecek paralar kazanma hevesi olan gençler, liseden mezun olduktan sonra hayata bir tarafından tutunamamanın acısını yaşıyorlar.İçlerinden bazıları profesyonel oluyor belki ama bu sayı çok az.Bunların dışında hem spor yapıp hem de zaten az olan gelirine biraz katkı sağlamak için bu liglerde top koşturan futbolcular da var.Düşük maaşlı işlerde çalışan ve aslında hayatlarını değiştirmek için çok fazla şansı olmayan bu insanlar,içlerinde hep bir futbolcu olma umudu taşıyarak,az da olsa para kazanarak amatör takımlarda futbol oynamaya devam ediyorlar.Aslında bu insanların hayatlarında futbol sahası dışında çok fazla sürprizlere,mucizelere yer yok.Umutsuz bir hayata çalım atma uğraşındalar sahada sanki.Voleyi gerçek hayatta da vurma telaşındalar.Murathan Mungan “insanların kendilerini en mutlu hissettikleri zaman,kendilerini başkası gibi hissettikleri zamandır.”diyor.Bu gençler de sahada estetik bir hareket yaptıklarında kendilerini belki C.Ronaldo gibi veya bir kurtarış yaptıkları zaman Buffon gibi hissediyorlar ve hayatta mutluluktan alamadıkları üç puanı sahada almak istiyorlar.Yazımı Cahit Koytak’ın bu duruma da tercüman olan“Futbol Oynayan Çocuklar” şiirinden dizilerle bitirmek istiyorum.
...
Yağmurlu bir gün
Dışarda futbol oynuyor çocuklar
Uykularından balçık akıyor
Umulmadık goller peşinde hepsi
Ve yağmur yutuyor bütün golleri.
Yağmurlu bir gün
Dışarda futbol oynuyor çocuklar
Top yukardayken uyukluyor
Tempo o kadar ağır
Ve çekilmez ki
Hakem düdüğüyle durmadan
Oyuna çağırıyor düşenleri
Ve yardıma melekleri.
...

Alper Özdemir
20.12.2008

1 yorum:

yunusmelih dedi ki...

evet,tam da cahit koytak'ın dizeleri ile biterdi bu yazı..

Cepler boş, tribünler boş

Türkiye’ye gelen yabancı futbolcuların ilk röportajlarında olmazsa olmaz bir cümle vardır hani, geldikleri takımın çok ateşli bir taraf...